top of page

LAWRENCE VE VEHHABİLİK



Lawrence’i tanımayan yoktur. Bir İngiliz subayı olan T.E.Lawrence; 1914 yılında İngiltere adına casusluğa başlamış, Arapların davasını içtenlikle benimsemiş görünerek, kendini bu çevrede kabul ettirmiş ve özellikle bedevi Arapları, Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklandırarak, buraları İngiltere sömürgesi haline getirebilmek için çalışmıştır.

Lawrence; VEHHABİ görüşleri, Suudilerin yaşadığı bölgelerdeki halklara benimsetmek için büyük çaba harcamıştır.

Muhammed Bin Abdülvehhab, o yöredeki bir Arap kabilesinin başkanı olan Muhammed İbni Suud ile işbirliği yapmış ve kız kardeşiyle evlenerek akrabalık tesis etmişti. Eniştesinin Vehhabilik mezhebini benimseyen İbni Suud, silah zoruyla halkı bu mezhebe davet edecek, “İslâm” adına yağma yapmaya, kelle kesmeye girişecekti…

Suudi Arabistan devletinin temelleri böylece atılmış ve Suud sülâlesi, hükümdarlıklarını günümüze kadar sürdürmüştür.


Olaylar nasıl gelişti?

Adını, imzalandığı geminin isminden alan Quincy Anlaşması’na göre; Kral, Yahudilerin Filistin’e göçüne itiraz etmediği gibi destekleyecek, ABD’ye petrol sağlayacak ve Suudi Arabistan’ın İran Körfezi kıyısında bulunan Zahran’da kurulacak üs için yer verecek, bunun karşılığında ABD, Suud ailesinin ve ülkesinin güvenliğini sağlayacak, askeri yardım ve eğitim verecektir.

İngilizlerin, Osmanlı’yı parçalamak için bulup ortaya çıkardığı Suud Ailesi artık, 1945’te imzalanan gizli anlaşma gereğince, ABD tarafından korunup, kollanmaktadır.

Son yıllarda IŞİD ve benzeri örgütler, kendi inançlarını yaymak ve bu inançları temel alan bir devlet kurmak için savaşmaktadırlar. Bu örgütlere şu ya da bu şekilde destek veren kişi, kuruluş ve devletler de, kendi çıkarlarının peşindedirler. Bu uğurda kanlar dökülmekte, canlar alınmaktadır.

Geçen hafta, Suudi Arabistan Savunma Bakanı Muhammed Bin Selman (Krallığın iki numaralı veliahtı) başkent Riyad’da basın toplantısı yaparak, “Suudi Arabistan liderliğinde 34 ülkenin teröre karşı İslâm ittifakı kurduğunu” açıkladı.


Sonuç olarak; liderliğini Suudi Arabistan’ın yapacağı bu ittifakın arkasında, ABD ve İsrail var.

Şimdi, çok önemli bazı sorular takılıyor kafalara:

“Türkiye de bu ortaklığın içinde mi?”

Bu sorunun yanıtı “Evet” ise, “Türk” olmaktan da önde, “Osmanlı” olduklarını söyleyenler, geçmişte Osmanlı’yı arkadan hançerleyen “Vehhabi Suudi Arabistan” ile birlikte mi hareket edecekler? Dahası, Suud Kralı’nın emrine mi girecekler?

Yıllardır ABD çıkarlarının emrinde olan Suud Kralı’na yeni roller mi verildi? Bize verilen “BOP Eş Başkanlığı” (!) çöpe mi atılıyor? Bu aşamada bize “figüranlık” yapmak mı düşüyor?

Son günlerdeki “Türkiye-İsrail yakınlaşması” da, bu plânın bir parçası mı?


Müslümanlık, Hıristiyanlık ya da başka bir din;

Sünnilik, Şiilik, Vehabilik, Protestanlık, Ortodoksluk ya da başka bir mezhep…

“İNANÇLAR” üzerine yorum yapmanın doğru olmadığını, ama “UYGULAMALAR” konusunda yorum yapma ve eleştiri hakkımızın bulunduğunu savunanlardanız. Dahası bu hakkın, aynı zamanda “İNSANLIK GÖREVİ” olduğunu öngörüyoruz.


25 Aralık 2015- Cumhuriyet

GÜNEYDOĞU AJAN KAYNIYOR

Kılıçdaroğlu: “Doğu ve Güneydoğu’da şu anda bütün ülkelerin ajanları cirit atıyor, bunu herkes biliyor. Kimin ne yaptığı belli değil. Silahların konuştuğu yerlerde insanlar düşüncelerini rahat söyleyemezler.”


Zor da olsa; düşünelim, söyleyelim:

“Ortadoğu’da LAWRENCE benzeri casuslar kol geziyor; VEHHABİLİK öne çıkarılmaya çalışılıyor; Sömürgeci güçlerin destekleriyle paralı ordular kurduruluyor; Müslümanlar ve de halklar birbirine kırdırılıyor; Ortadoğu petrolü hortumlanıyor…”


KIRKLARELİ MANŞET HABER Gazetesi- 22.02.2016

rafetseckin@hotmail.com www.rafetseckin.com

Comments


bottom of page