top of page

Kırklareli’nden AKINCIOĞLU Geçti



Muharrem Niyazi AKINCIOĞLU (1919-1979)…

Asım Bezirci’nin söylemiyle “Nazım Hikmet’ten sonra, ama Enver Gökçe ve Ahmet Arif’ten önce, halk şiirinden yararlanan ilk toplumcu şair”…


Bursa Lisesi’nde okuduğu yıllarda, hocası Orhan Şaik Gökyay’ın şiirlerinden esinlenen Akıncıoğlu, “O yıllarda ben Türkçüydüm, ırkçıydım, Turancıydım, Atsızcıydım” der… O, yalnız hocasından değil; Faruk Nafiz Çamlıbel, Nihat Sami Banarlı, Namdar Rahmi Karatay ve Nihal Atsız gibi şairlerin de etkilerinde kalarak şiirler yazmış, 1938 yılında Bursa’da yayımlanan “Haykırışlar” adlı kitabını, hocası Orhan Şaik Gökyay’a ithaf etmiştir.


1939 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne başladıktan sonra Akıncıoğlu, değişime uğramış, “toplumcu düşünceye” yönelerek, bu doğrultuda şiirler yazmaya başlamıştır.


“DEĞİŞİM” konusunda, İlhan Selçuk şöyle yazıyor: “Değişimin bir ömür boyunca üç türü var: Doğal değişim, başkalaşım, döneklik. Tutuculuktan ilericiliğe, sermayecilikten alın teri felsefesine, sağdan sola doğru değişim DOĞALDIR. Soldan sağa, ilericilikten tutuculuğa değişimin adı BAŞKALAŞIMDIR. Bu tür değişim yozlaşmayı içerir. Ya DÖNEKLİK? Çıkarcıdır, döner; Korkaktır, döner; Koltuk hırsı vardır, döner; Zayıftır, döner; Yılgınlaşır, döner. Ve efendisine köpeklik eder.” “JAPON GÜLÜ” adlı kitabında böyle yazıyor İlhan SELÇUK. Ve şunları ekliyor: “Kimi insan Japon Gülü gibidir. En zor günleri bekler açmak için, karanlık, soğuk, fırtına, tipi vız gelir. O kişiyi ne kışın geri dönmesi korkutur, ne kırağı çalması, ne don tutması.”


Akıncıoğlu, “DOĞAL DEĞİŞİM” sürecini yaşadı; zor günlerde açan Japon Gülü oldu; ama kırağı çalmasına da uğradı, don tutmasına da…


Köy Enstitülerini kapatma tuzağı Kırklareli’nde kuruldu ve çok sayıda öğretmenle birlikte, Akıncıoğlu da tutuklandı. Düzmece dava beraatla sonuçlandı, ama ne yazık ki, iki yıl tutuklu kaldı.


M. Niyazi Akıncıoğlu’nun şiirleri, Ömer Can’ın çabalarıyla “Umut Şiirleri” adı altında Hacan Yayınları tarafından kitaplaştırıldı (1985). Az sayıda basılan bu kitaplar kısa zamanda tükendi. Ama bu kitap, “SAYPA Yayın Dağıtım” tarafından yeniden basıldı. “Umut Şiirleri”, kitapçıların raflarında okurlarını bekliyor…


Gelin, Akıncıoğlu’nun şiirlerini yakından tanıyalım:

“Savaş” ve “Vatan Sevgisi” bundan daha güzel nasıl anlatılır ki…

“Bu insan irisi pehlivandı,/kündesiyle meşhur./Önce omuz başından,/ kolundan yaralandı/ ikincide,/ üçüncüde alnından;/ ve bu son elensede/ yağdan kaydı pehlivan,/ yoksa yenilmezdi.”

“Sonra bu kızan,/ ayva tüyü dökülmemiş bu çocuk;/ aldı da mavzerini onbeşinde,/yani sevda yaşında,/yani başında/kavak yelleri esen,/ nar tanesi,/ nur tanesi/ bu civan;/ vatan/ ve gayrisi yalan bilip,/unuttu sevdiğini, sevdiklerini,/ Dünya bir yana,/ sen bir yana dediklerini;/ benim de payım var,/benim de dedi/ bu kurşunda, bu ölümde;/ ve yürüdü/ alayların önünde.”

“Ne anası ağladı,/ ne kalanları./ Sadece yalan oldu,/ yalan oldu,/ yalan.”

“Bir şarkılık,/ ve en çok/ bir sevdalık/ civan ömrümüz.”

“Velâkin dünya,/ kahrolası dünya,/ her gün daha taze,/ her gün daha tatlı.”

“Ve öyle büyük,/ öyle yeter ki:/ payımızla bir dünya kurabiliriz.”

“Yeter ki,/ ayrılmasın ayağımız topraktan.”

Ya şu aşk nağmelerine ne demeli?

“Seni nasıl unutabilirim,/ Ekmeğim senden, suyum elinden/ Bir kere sevmişim, yârim demişim;/ Nasıl inkâr ederim, / nasıl bir tanem.”

“Gün olmuş ağlamışım/ Gülmüşüm, sevinmişim./ Elveda etmiş uykum/ Omuz silkmişim;/ Bir başka olmuşum senin yüzünden;/ nasıl inkâr ederim nasıl şahanem.”

“Terk edip evi-barkı/ Şair olduğum doğru./ Ve doğru adına kadeh kırdığım/ Gözüme aldığım cümle belâyı./ Kuşlara selâmım/ Bulutlardan korkum/ Yalan değildir:/ Yürümem, oturmam/ Kitap okumam…/ Bekçilerle aram niçin süt- liman/ Niçin yalnız gezerim korkmadan, utanmadan?/ Muhtar da bilir, kâhya da bilir/ Sevdalıyım ben ve güzelsin sen;/ Nasıl inkâr ederim, nasıl Şaziyem!..”


Şu dizeler de onun:

“Suyun başındaymış sözde,/ ama su yok orda.”

“Ahmet burada,/ Mehmet burada,/ ben burada.”

“Ahmet, Mehmet su değilse,/ ben su değilsem/ ne akar o olukta?”

“Kansa, irinse akan,/ ne arar o eşkıya/ o koltukta?”


Kırklareli’nden AKINCIOĞLU geçti…

Işıklar içinde yat, Av. Muharrem Niyazi Akıncıoğlu!


KIRKLARELİ MANŞET HABER Gazetesi- 10.11.2014

Comments


bottom of page