top of page

KÖPEKBALIĞI



Akşam, başınızı yastığa koyuyorsunuz ve hemen uykuya dalıyorsunuz. Sabah uyandığınızda, tatlı tatlı geriniyorsunuz ve günlük yaşamınızı kaldığı yerden sürdürüyorsunuz. Ne mutlu!

Öyle ya, “mışıl mışıl uyumak” gibi güzel şey var mı?

Hiç kuşku yok ki, UYUMAK güzel, ama bir de UYUTULMAK var…



28 Kasım 2015- SÖZCÜ

ÖDÜL VE CEZA

TUĞRUL TÜRKEŞ: “Yemin ederim… Vallahi de ve billahi de o silahlar Türkmenler’e gitmiyordu… Bilerek söylüyorum, iddia ederek söylüyorum” dedi. BAŞBAKAN YARDIMCISI YAPILDI

CAN DÜNDAR: Adana’da durdurulan MİT TIR’larının ağzına kadar silah dolu olduğunu, fotoğraflarıyla birlikte gazetesine manşet yaptı… Türkeş’in iddiasını belgeledi. HAPSE ATILDI


Balık yemeyi çok seven Japonlar, kendi ülkelerinin etrafındaki sularda, onlara yetecek kadar balık kalmayınca, daha büyük gemiler yapıp, balık avlamak için daha uzaklara giderler. Fakat balıkçılar ne kadar uzağa giderlerse, balıklar da o kadar bayatlamış olarak gelir sofralara… Japonlar bundan hoşlanmazlar. Çare arayan balıkçılık firmaları, gemilerine derin dondurucular yerleştirir ve yakalanan balıkları hemen orada taze taze dondurup, o şekilde pazara sunarlar. Derin dondurucular balıkların daha uzun süre saklanmasını da mümkün kılarak balıkçı gemilerinin daha uzun süre seferde kalmalarına imkân verdiğinden, balıkçılık firmaları bu yöntemi çok benimserler.


Oysa Japon balıkseverler kısa bir süre sonra donmuş balık ile taze balık arasındaki lezzet farkını ileri sürerek, donmuş balık satın almamaya başlarlar.

Bu kez balıkçılık firmaları, gemilere büyük havuzlar yaptırır ve yakaladıkları balıkları bu havuzlarda tutarak, canlı canlı limana getirirler. Havuzlara konulan balıklar, suda bir iki gezindikten sonra sıkkın, yorgun ve bezgin bir halde hareketsiz durmaya başlasalar da, en azından canlı olarak taşınırlar.


Fakat Japon balıkseverler, çok geçmeden havuzlarda muhafaza edilen balığın tadı ile denizden henüz yakalanmış balığın tadı arasında da fark olduğunu ileri sürerek, bu şekilde havuzlarda hareketsiz bekleyerek lezzetini yitiren balıkları satın almak istemezler.


Sonunda balıkçılık firmaları, Japon balıkseverlerin taze balık tadında balıktan başkasına razı olmayacaklarını anlayarak, balıkları hareketsizliğe iten şeyin ne olduğunu bulmaya yönelirler.


Çözümün anahtarı çok yakında bir yerlerden, insanların duygusal yaşamlarından gelir: Çözümün anahtarı “Bir şeylerin peşinde koşma eyleminin sona erdiği noktadaki insan davranışı”dır.


Hedeflenen mevkiye yükselerek bir yönetici olmak, başarılı bir iş kurmak, güzel bir eş bulmak, borçlardan kurtulmak vb kişisel hedeflerine ulaşan insanlar, o hedef peşinde koşma tutkularını kaybederler, artık o kadar çok çaba harcamalarına gerek kalmadığını görerek gevşerler, rehavete düşerler. Benzer durum şirketler için de geçerlidir: şirketin rekabet avantajını kullanarak pazarda büyük bir pay elde etmesi, hedeflenen kâr miktarına ulaşmada zorluk yaşanmaması vb durumlarda da benzer rehavet yaşanabilir.


Bu bulgulardan hareketle Japon balıkçılık firmaları, avladıkları balıkları havuzlarda yaşatarak kıyıya getirmeye devam ederler; bir farkla ki, havuzdaki balıkların taze balık lezzetini yitirmemeleri için, her havuza küçük birer de KÖPEKBALIĞI salarlar. Elbette havuzlardaki köpekbalıkları gemi kıyıya varana kadar epey balık yerler; fakat sağ kalan balıkların hepsi de kıpır kıpır, canlı ve son derece de lezzetlidir.


Siz, siz olun; canlı, kıpır kıpır ve UYANIK kalmak için, beyninizde bir KÖPEKBALIĞI bulundurun!


KIRKLARELİ MANŞET HABER Gazetesi- 28.11.2015

rafetseckin@hotmail.com www.rafetseckin.com

Comments


bottom of page