top of page

DERT + DERT + DERT



Oktay Sinanoğlu ne demişti: “1945 yılında, Amerika ile yapılan anlaşmada, ortak eğitim kurulu oluşturuluyor. Kurul 8 kişiden oluşuyor. 4’ü Türk, 4’ü Amerikalı… Ancak, kurul başkanının daima Amerikalı olması ve 2 oy hakkı bulunması şart koşuluyor. Bu Türk Milli Eğitim sistemi, 1945’ten beri Amerikalıların dediklerine göre görev yapıyor. Yani, Milli Eğitim gerçekten milli değil, eğitim de eğitim değil…”


1945 yılından bu yana, köprülerin altından çok sular geçti…

Nüfusunun yüzde 80’i köylerde yaşayan halkımıza ışık götüren KÖY ENSTİTÜLERİ kapatıldı (1954).

1970’lerde Türkiye’deki üniversitelerde bilimsel araştırma havası başlamıştı. Ayrıca, yerli sanayiye teşvik vardı. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra YÖK kuruldu. Araştırmalar bitti.Sahte Atatürkçü Kenan Evren, ABD’nin yönlendirmesiyle, “Ilımlı İslâm” projesinin Türkiye’de uygulanmasına destek verdi.


Uğur Mumcu’nun “RABITA” adlı kitabında 30 yıl önce sergilediği; Işık Kansu’nun “RABITA’NIN ZABITASI- AKP Kadrolarının Özgeçmişi” adlı kitabında günümüze taşıdığı bilgi ve belgeler, son yıllarda yaşadıklarımıza ışık tutuyor.

1962 yılında Suudi Arabistan Kralı Faysal tarafından kurdurulan RABITA (İslâm Dünyası Birliği), Türkiye’de de yıllardır at oynatıyor. Bir Suudi-Amerikan ortaklığı olan ARAMKO Petrol Şirketi’nin parasal desteğini alan RABITA, Pakistan’da toplanan “Uluslararası Seerat Kongresi”nde önemli kararlar alıyor. Bu kararların, konumuzla ilgili 2 maddesi şöyle:

*Kongreye katılan taraflar, İslâmi öğretiyi ilkokuldan üniversite seviyesine kadar okutmalıdırlar.

*Arapça öğrenimi, bilhassa Arapçanın ana lisan olmadığı ülkelerde mecburi olmalıdır.


1997 yılında TBMM’de yoğun tartışmalardan sonra kabul edilen “Sekiz Yıllık Zorunlu ve Kesintisiz İlköğretim”, 2012 yılında “4 + 4 + 4” oldu. 8 yıllık eğitimin, İmam Hatip Ortaokulu’nu kaldırmak için üretildiğini varsayan AKP, getirdiği yeni sistemsizlikle, tüm okulları “İmam Hatip Okulu” yapma savaşını başlattı.

Okula başlama yaşının düşürülmesi, bu sistemin getirdiği en büyük yanlış oldu.

Okulöncesi eğitimin zorunlu eğitim kapsamına alınmaması da ikinci büyük yanlıştı.

“Dershane” tartışmaları ile eğitim, tamamen piyasanın kollarına terk edildi.

“Kızlı-Erkekli” tartışmaları başlatılarak, karma eğitimin kaldırılması yolları açıldı.

“Zorunlu-Seçmeli Din Dersleri” dayatmaları yapıldı.

“Çocuklara İşçilik”; “Kız Çocuklarına Evlilik” yolları açıldı.

Şimdi de, “5 + 3 + 4” hazırlıklarından söz ediliyor…


Torunum Kayra, kalem tutmakta bile zorlanarak, 66 aylıkken okula başladı. Çok şükür ki, evde ona yardımcı olabilecek bir anne vardı… O şimdi 4. Sınıf öğrencisi ve önümüzdeki ders yılında ORTAOKUL ÖĞRENCİSİ olma hevesinde… Bu ders yılı sonunda ona diyecekler ki: “Sen 5. Sınıfı da okuyacak, sonra ortaokula geçeceksin.”

Bu çocuklara, bir tokat daha öyle mi?


“Yuh! Size be…”

“DERT + DERT + DERT” sizlerin olsun!


KIRKLARELİ MANŞET HABER Gazetesi - 25.09.2015

rafetseckin@hotmail.com www.rafetseckin.com



Comments


bottom of page